21 Mart 2019 Perşembe

Hollanda'da bir türkün hikayesi.

Merhaba ben Abdullah. Sizlere geçen yaz başından geçen bir olayı aktarmak için bu yazıyı kaleme alıyorum. 
Daha önce yazdığım gibi; adım Abdullah, 27 yaşındayım. Doğduğumdan beri Hollanda'da yaşıyorum. 1.80 boyunda 70 kilo esmer sıradan bir Türk erkeğiyim. Burada yaşadığım süre boyunca hem kökenim, hem de dış görünüşümün genele hitap etmeyen özelliklerinden dolayı pek fazla kız arkadaş edinemedim. Genelde cinsel ihtiyaçlarımj ya gece kulüplerinde tanıştığım, burada pek yüzüne bakılmayan ama bana göre gideri olan kadınlarla ya da Türkiyeye yaz tatillerine geldiğimde tatil sırasında tanıştığım kadınlarla gideriyordym. Uzun soluklu, duygu odaklı bir ilişkim olmamıştı hiçbir zaman. Bunun eksikliğini ziyadesiyle hissediyordum. Zira artık 30'a pek bir şey kalmamıştı. Geçen sene maddi açıdan çok zor duruma düştüm. Yazılımcıydım ve çalıştığım şirket iş hayatına son vermişti. Ben de ortada kalmıştım. İş aramak için fazla zamanım da yoktu. Yalnızdım, elimdeki mevcut para sınırlıydı. İş arama sürecinde destek olacak bir ailem olmadığı için işi çalışırken aramaya karar verdim. Bir otelde bellboy olarak iş buldum. Birkaç gün içinde işe başlamıştım. Aslında benim için iyi de olmuştu. Genelde ofis ortamında sürekli aynı yüzleri görüyor, sıkıcı bir iş yapıyordum. Yeni ve geçici işimde ise sürekli yeni insanlarla iletişimdeydim. İşe başlayışımın ikinci haftasında otele bir kadın geldi. 1.75 boylarında tahminimce 60 kilo civarında, sarışın, yeşil gözlüydü. Ama ilgimi çeken tek şey bu özellikleri değildi. Aynı zamanda çok güler yüzlü, pozitif enerjili bir insandı. Geldi, otele giriş işlemlerini yaptı. Ona odasına çıkarken ben refakat ettim, bavullarını taşıdım. Odaya önce o girdi. Bavullarını nereye bırakmam gerektiğini söyledi. Söylediği gibi yatağın yanına bıraktım. Bana laptop'ında bir sorun yaşadığını otelde bununla ilgilenebilecek birinin olup olmadığını sordu. Bakabileceğini söyledim. Bıos kaynaklı, tarafımca kolay çözülebilecek bir sorundu. 10 dakika kadar uğraşmamun ardından bilgisayar eskisi gibi oldu. Bu duruma bayağı şaşırmıştı. "Bilgisayarlardan anlıyorsun galiba." dedi. Yazılımcı olduğumu söyledim. Burada ne aradığımı sordu. Ben de olanı anlattım. Üzüldü biraz veya öyle gibi yaptı. Beni sevmişti. Adımı sordu. Abdullah dedim. Aynı şekilde ben de ona sordum. Adının jasmijn olduğunu söyledi. Benden istediğini başka bir şey olup olmadığını sordum. Hayır dedi. Para vermek istedi, almadım. İyi günler anlamında kafa sallayarak çıktım odasından. Bütün gün aklımdaydı. Önümüzdeki üç gün süresince onu hiç görmedim. Tanışmamızın üzerinden günler geçmişti fakat ben onu tanışma sonrası bir daha  hiç görmemiştim. Acaba aramızda oluşan diyaloğu fazla mı ciddiye almıştım? Böyle düşünürken birgün mesai sırasında Jasmijn yanıma gelip selam verdi. Haftasonu işimin olup olmadığını sordu. Yok dedim tabii ki. Benimle evinde bir yemek yemek istediğini söyledi. Bu şehirde yani Amsterdam'da yaşamıyordu. Buraya iş amaçlı gelmişti. Teklifini kabul ettim. O günü iple çekiyordum. Sayılı gün çabuk geçti ve görüşeceğimiz gün geldi. Alkmaar'da yaşıyordu. Aşağı yukarı yarım saatlik bir otobüs yolculuğunun ardından orada olacaktım. Otobüsle Alkmaar'a geçtim ve açık adresini aldım. 15 dakika sonra kapısının önündeydim. Güler yüzlü bir şekilde kapıyı açtı,elimdeki şarabı aldıktan sonra beni salona doğru yöneltti. Sofrayı hazırlamıştı ve yemekler çok güzel görünüyordu. Rutin muhabbetin ardından yemeğe geçtik. Yemek sırasında birbirimize geçmişteki hayatlarımızdan, gelecekte olmasını istediğimiz şeylerden bahsediyordun. Sohbeti beni sarmıştı. Alkolün de etkisiyle birbirimize yaklaşmaya, dokunmaya başladık. Şakalaşıp gülüştüğümüz bir sırada aniden dudağıma ına bir öpücük kondurdum. Gülümsemesi kayboldu. İki saniye kadar duraksamanın ardından dudaklarıma yapıştı. Deliler gibi öpüşüyorduk. Dudaklarının tadı muazzamdı. Öpüşürken bir yandan iri göğüslerini sıkıyor bir yandan üzerindeki elbiseyi çıkartmaya çalışıyordum. Yatak odasına geçebileceğimizi söyledi. Yavaş yavaş soyunarak odasına doğru yürümeye başladım. Soyunma sırasında o da bana eşlik ediyordu ama daha yavaş davranıyordu. İki dakika sonra tamamen çıplak kalmıştım. Yatağa oturdu,beni kendisine doğru çekti. Yavaşça sikimi yalamaya başladı. Dilini sikimin etrafında dairesel hareketlerle gezdiriyor, belli aralıklarla da dudakları ile kavrayıp gelgitler yapıyordu. Zevkten uçmuştum. 20 dakikalık oral seksin ardından yatağa uzanmamı istedi. Uzandım. Üzerime çıktı. Sikimi kavradı ve ıslak amına sürtmeys başladı. Bundan çok zevk alıyordu. Bunu kasılmalarından, attığı kısa çığlıklardan, ve yüz ifadesinden anlayabiliyordum. Bir süre böyle devam etmesinin ardından benim hiç beklemediğim bir anda sikimi amına bir hamlede soktu. Gerçekten inanılmaz bir şeydi. Neredeyse bilincini kaybediyordum. Sikimin üstünde çok yüksek bir hızla deviniyordu. Sekste daha önce böyle bir şey yaşamamıştım. Artık daha ne kadar hızlanabilir diye düşünürken olduğu hızdan daha yüksek bir hıza çıktı ve bir dakika kadar sonra boşaldı. Ben çok ilginç bir şekilde hala boşalamamıştım ve sikim artık zonklamaya başlamıştı. Üzerime yığıldı. O bitmişti. Ben devam edecektim. Jasmijn'i altıma alıp çok sert bir şekilde pürüzsüz amında gidip gelmeye başladım. Ben vurdukça onun iri göğüsleri dalgalanıyor, onun güzel göğüsleri öyle dalgalandıkça ben daha da alevleniyordum. Artık son noktaya gelmiştim. Ona neresine boşalmamı istediğini sordum. Ağzıma boşal derken tekrar orgazm olmuştu. İçinden çıktın, sikimi ağzına verdim. On saniyelik küçük bir muamelenin ardından ağzına oluk oluk boşalmaya başladım. Güzel, biçimli dudakları spermlerim ile renk değiştirmişti. Yanına yığılıp bir keyif sigarası yaktım. Bana sarıldı. Çok mutluyduk ikimiz de.  Altı ay sonra Rotterdam'da sade bir düğünle evlendik ve eşim Jasmijn hamile. 

Okuyan herkese çok teşekkür ederim. İyi günler dilerim.

12 Mart 2019 Salı

Tecavüz ettiğim kızın kafasını keserek öldürdüm.

Öncelikle merhabalar. Sizlere iki sene önce yaşadığım bir olayı anlatmak istiyorum. 
Ben  iç Anadolu'nun güzel bir şehrinde orta sınıf bir ailede büyümüş sıradan bir insanım. İki sene önce liseyi bitirmiş bir yandan tatil yapmak bir yandan da para kazanmak amacıyla Antalya'ya çalışmaya gitmiştim. Bir otelde komi olarak iş buldum, çalışmaya başladım. Gündüzleri mesai doldurup akşam saatlerinde ve geceleri genellikle kumsalda oturup bira içiyor ya da yüzüyordum. Bu süreçte çok iyi, kafa dengi insanlar tanımıştum. Ama ben seks arıyordum. Cinsel açlığım zirvelere çıkmıştı. Bir akşam yine bira alıp kumsala indim. Müzik eşliğinde bira içerken bozuk Türkçeli bir kız sesi duydum. "Merhaba" diyordu. Tabii hiç beklemediğim bir olay olduğu için irkildim, aniden kıza döndüm, çok güzel bir yüzü vardı. İlk dikkatimi çeken bu oldu. Kekeleyerek ben de "merhaba" dedim. Özgüvensiz bir imaj çiziyor oluşum ona komik gelmiş olacak ki güldü. "Oturabilir miyim" diye sordu. Tabii dedim, buyur otur. Oturduk beraber. Bir bira açarken ona adını sordum. Nina dedi, birayı uzattım, teşekkür etti. "Ben de Muhammed" dedim. Memnun oldum diye karşılık verdi. İsmi yabancı ve diksiyonu bozuk olduğundan  türkiye kökenli olmadığı fazla belli oluyordu. Nerelisin dedim. Rus olduğunu söyledi. Kafa salladım. Solcu olduğum için Rus yakın tarihine yönelik bir ilgim vardı. Ve küçük yaşlarımdan bu yana Rus bir kızla ilişkide olmanın hayaliyle yaşıyordum. Muhabbet akarken birasını bitirdi. İkincisini isteyip istemediğini sordum, reddetti. Gitmesi gerektiğini söyledi. Peki dedim. Ertesi akşam tekrar burada olacağımı söyledim. Ayağa kalktı, arkasını dönmeden önce tamam der gibi kafasını salladı. Biramı bitirip eve gidip uyudum. Ertesi gün iş çıkışı yine birkaç bira alıp kumsala gittim. Her zaman takıldığım yere yaklaştığımda Nina'nın orada olduğunu gördüm. Gülerek ona yaklaştım. Merhaba dedim, aynı şekilde karşılık verdi. Nasılsın naptın gibi basit sorulardan doğan sohbet muhabbet faslını geçildikten sonra aramızda bir sessizlik oluştu. Ben tam ne diyeceğimi düşünmüş, muhabbeti bir yerden devam ettirmek için lafa girecekken aniden dudağıma yapıştı. Çok şaşırmıştım, bunu hiç beklemiyordum. Ateşli bir şekilde öpüşmeye başladık. Bir yandan birbirimizi okşuyor bir yandan da dillerimizle adeta tango yapıyorduk. Artık zıvanadan çıkmıştım. Issız bir noktada sayılsak da her an birileri gelip bizi bu şekilde görebilirdi fakat bu hiç umrumda değildi. Nina'yı yere yatırıp bir hışımla şortunu daha sonrasında da iç çamaşırını çıkardım. Çok estetik bir vajinası vardı. Bu güzel görüntü iştahımı daha da kabarttı. Bacaklarından başlayıp bir yandan öpmeye, yer yer yalamaya başlayarak amına doğru geldim. Şimdi dilimle sikiyordum onu adeta. Amından akan sıvılar ağzıma yüzüme bulaşmış, bu hem beni hem de onu zevkten dört köşe etmişti. İkinci kez orgazm oluşunun ardından nefes nefese bir şekilde ayağa kalktım, şortumu indirdim ve yalamasını söyleyerek yere uzandım. Güzel dudakları ile sikimin başını sarıp sarmaladı. Oldukça güzel bir histi. Önce yavaş başladığı oral seksin beşinci dakikasında vitesini adeta son noktaya getirdi. Ben gelmek istemiyordum ama buna karşı dayanmak imkansızdı. Birkaç dakika sonra haykırarak ağzına boşaldım. Ayağa kalktı, giyinmeye başladı. "Ne yapıyorsun" diye sordum. Eve gideceğim dedi. Devam etmek istediğimi belirttim. Zamanının olmadığını söyledi. Yalan söylüyorsun dedim. Bana gidişinin gerçek sebebini söyle. Dini inancı gereği seks yapmayacağını, başladıktan sonra aslında çok pişman olduğunu söyledi. Bu cevabı sonrasında çok sinirlendim ve onu yere yatırdım. Boğazını sıkarak "Bundan sonra benim istediğim olacak kızım" dedim ve ardından yüzüne bir tokat attım. Kıyafetlerini yırtarak çıkardım. Ağlıyor, birilerinin yardım etmesi için bağırıyordu. Bu beni daha da sinirlendirdi. "Bağırma ulan orospu" diyerek birkaç dakika önce boşalmış olmama rağmen inmemiş olan sikimi amına bir hamlede soktum. Çığlık atıyor sırtımı tırmalıyor, ısırmaya çalışıyordu. Direnmesi beni daha da alevlendirdi. O direndikçe ben ritmimi daha da arttırıyor, amına çok daha hızlı pompalıyordum. Yaklaşık on beş dakika pompanın ardından adeta kriz geçirerek içine boşaldım ve bana zarar vermesinden endişe ederek hemen geri çekilip ayağa kalktım. Bana küfürler ederek ağlayarak üzerime gelmeye başladı. "Ne olmuş yani siktiysem? Zaten sen de verecektin. Benimle tanışma konuşma amacın da buydu. Kes ağlamayı " dedim. Daha da sinirlendi ve bana bir tokat attı. Bu benim dizginlerimi kopartan hamleydi. Hayatının bir döneminde boks yaptığım için iyi yumruk atıyordum. Gerilip ağzının ortasına sağlam bir yumruk patlattım. Darbeyi alması ile yere düşmesi bir oldu. Bir kadına vurduğum için pişman olmuştum. Ellerimi kafamın arasına alıp ona sırtımı döndüm. Çantasını karıştırdığını gördüm ve ona doğru döndüm. Elinde bir bıçak tutuyordu. Sakin olmasını ve bıçağı bırakmasını söylemeye başladım. Dinlemiyordu, üzerime gelmeye devam ediyordu. Kendimi korumak zorundaydım. Bıçağı tutuğu elini ani bir hamleyle kavrayıp bileğine yaptığım baskıyla elindeki bıçağı düşürdüm. Daha önce planlamamış olduğum bir hamle olsa da refleks olarak olmuş olacak dirsekten kolunu kırdım. Acı ile bağırmaya başladı. Artık ağlamıyor, bağırıp küfür ediyor, bana tehditler yağdırıyordu. Babasının mafya olduğunu beni öldürteceğini söylüyordu. Korkmuştum. Onu böyle bırakamazdım. Gözüm yerdeki bıçağa ilişti. Onu öldürürsem belki sonrasında polis tarafından yakalanırdım ama en azından hayatta kalabilirdim. Bir tercih yapmak zorundaydım ve yaptım. Yerdeki bıçağı alıp hızlı bir şekilde arkasına geçtim, boğazını kesmeye başladım. Berbat bir histi. Çıkardığı sesler beni çok rahatsız ediyordu. Zor da olsa kafasını gövdesinden ayırdım ve kendimi yere bıraktım. Ağlıyordum. Şimdi ne yapacaktım? Tam bu durumdan nasıl kurtulurum diye düşünürken polis arabalarının acı acı çalan siren seslerini duydum.

11 Mart 2019 Pazartesi

İLK GAY/EŞCİNSEL SEKS HİKAYESİ.

Anlatacağım hikayede en ufak bir gerçekdışı ifade bulunmamaktadır. Sizlere yalnızca yaşadıklarımı ve gerçekleri anlatacağım.
2014 yaz tatil döneminde hem akraba ziyaretlerinde bulunmak hem de tatili aradan çıkarmak amacıyla Trabzondaki köyümüze gitmiştik. Ben bu tatil tercihinden dolayı hiç memnun değildim. Zira köyde yapılacak pek fazla bir şey yoktu. Genelde etrafta yaşlı insanlar vardı. İletişime geçip oyalanmamı sağlayabilecek yaşıtım birkaç kız görmüş olsam da, köylük yerde büyümüş ve yaşıyor olmalarından kaynaklı olduğunu düşündüğüm, yüksek derecede korkaklık ve ürkeklik barındırmaları onlarla kontak kurmama engel oluyordu. Bu tatil dediğimiz köy ziyareti benim için tam olarak bir işkenceye dönüşecekken köyün muhtarı Hasan amca ile tanıştım. Köyün diğer sakinlerinden inanılmaz derecede farklı, kültürlü, zeki bir adamdı Hasan amca. Artık gündüzleri dedemin keçilerini otlatıyor, geceleri ise Hasan amca ile takılıyordum. Bir gün yine havadan sudan konuşurken konu kızlarla olan ilişkime geldi. Ona sınırlı ve az sayıda olan deneyimlerimi açtım, eksik gördüğüm yönlerimi söyledim ve bu konuda tecrübeleri doğrultusunda bana yardımcı olmasını istedim. Başladı anlatmaya; vefat eden eşiyle tanışmadan önce ne kadar aktif bir cinsel hayatı olduğundan, bu cinsel hayatı yakalarken hangi yolları izlediğinden... Birçok şeyden bahsetti. Hasan amcayı mest olmuş bir şekilde dinledim. Gerçekten de muhteşem bir adamdı. Anlattıkları çok işime yarayacaktı. Sohbetimizin son bir saatinde sanki bir şey söylemek istermiş ama bir türlü söyleyemiyormuş gibi bir hali vardı. En sonunda derin bir iç çekip söze girdi:
Hasan amca: Vedat oğlum ben seni çok sevdim. Çok efendi, çok akıllı bir gençsin. Sır tutabilecek bir insan olduğuna da eminim. Senden bir ricam olacak Vedat. Ama nasıl söylesem bilemiyorum...
Ben: Olur mu öyle şey Hasan amca. Nedir rican? Söyle hemen.
Hasan amca: Sik beni Vedat.
Ben: Ne?
Hasan amca: Duydun işte. Ne istediğimi söyledim. Bak ben hayatım boyunca birçok şey denedim, çok da zevk aldım. Ama bunu daha önce hiç denemedim. Nasıl bir his olduğunu çok merak ediyorum. Eminim sen de merak ediyorsundur.
Ben: Hasan amca ben bunu nasıl yaparım bilmiyorum. Şu an gerçekten şok içindeyim.
Hasan amca: Hadi Vedat... Bırak nazlanmayı!
Bunu dedikten hemen sonra dudağıma yapıştı. Tütün kokan bıyıklarının arasından kiraz dudakları dudaklarım ile buluştu. Hayatım boyunca yaşadığım en tuhaf olaydı. Ne hissettiğimi ve ne hissetmem gerektiğini bilmiyordum.
İki üç dakika kadar öpüştüktem sonra Hasan amca beni ayağa kaldırdı. Pantolonumu indirdi ve önümde diz çöktü. Sikim ne tamamen sönüktü ne de kalkmıştı, orta ölçüde sertleşmişti.
Hasan amca: Hadi bakalım şunu kaldıralım da eğlencemize bakalım.
Sözünü bitirir bitirmez sikimi ağzına aldı ve ustaca bir şekilde sakso çekmeye başladı. Artık gerçekten zevk almaya başlamıştım. Sikim yavaş yavaş sertleşiyordu. Hasan amca çılgın dil darbeleri ile beni adeta çıldırtıyordu. Kafasından tutup sikime doğru bastırmaya başladım. Şapkası yere düştü. Bu şekilde 15 dakika kadar oral sekse devam ettik. Tam zirveye ulaşmıştım ki sikimi bıraktı ve ayağa kalktı. "Hadi şimdi gelelim asıl meseleye" diyerek pantolonunu çıkarmaya başladı. Pantolonunu indirdiğinde gördüğüm manzara karşısında şaşkınlığımı gizleyemedim. Tanga giymişti ve en az bir kadın kadar pürüzsüz bacaklara ve kalçalara sahipti.
Hasan amca: Hadi ne bakıyorsun öyle. Gelsene.
Ona yaklaştım ve dudağına bir öpücük kondurdum. Hemen ardından sert bir hareketle domaltıp tangasını sıyordım. Yanımdaki çekmecede olduğunu söylediği vazelini alıp göt deliğine ve sikime sürdüm. Ardından yavaşça içine girmeye başladım. Tiz ve kısık şekilde kısa kısa çığlıklar atmaya başladı. Durmamı ister misin diye sorduğumda devam etmemi söyledi. Neredeyse sikimim yarısı içindeydi. Artık daha fazla dayanamayacaktım. Geri kalan kısmını bir hamlede içine iteledim. Bağıracağını hesaba katarak elimle ağzını kapatmıştım. "Rahatlamaya çalış,gevşe. Birazdan çok iyi hissedeceksin." diyerek rahatlatmaya çalıştım. Bir süre hareketsiz şekilde bekledim. Durumun normale döndüğünü anlar anlamaz yavaş yavaş hareketlenmeye başladım. Artık alışmıştı ve ritme o da ayak uyduruyordu. Sikim ve kalçaları adeta dans ediyordu. Zevkin doruklarındaydık. Hasan amca "hadi gel artık" demeye başladı. Normaldi, sonuçta yaşlı sayılırdı. Bir dakika sonra sarsılarak içine boşalmaya başladım. Zevkten bağırıyordum. Hasan amcanın artık enerjisi tükenmişti, öylece duruyordu. Her şey bittiğinde ikimiz de koltuğa yıkıldık. Çok güzel vakit geçirmiştik. Hasan amca elleriyle sardığı sigaralardan birini bana uzattı. O yaşıma dek içtiğim en tatlı sigarayı içmeye başladım. Her şeyiyle muhteşem bir gün geçirmiştim.